“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
PAZAR KEYFİ: SPOR DÜNYASINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Bu yazının içeriği gerçek değildir, sadece sadık bir spor seyircisi olarak “YA ŞÖYLE OLSAYDI” dediklerimi bir araya topladım. Yazdıklarımın hiçbirine inanmayın.
1-FUTBOLDA OFSAYT KAİDESİ TERSİNE ÇEVRİLDİ. Yani artık rakip kalenin önünde golcü futbolcunuz durabilir, buna karşı defans oyuncusu kendi kalesine rakipten daha yakın olamaz. Böylece her maçta 20-30 gol seyretme şansı doğdu. Ligin en tembel ve ofsayt kaidesini bir türlü anlayamayan forvetleri de bu işe kafa yormaktan kurtuldu. Dünyada bu işi Çin’in başlattığı söyleniyor. Burak Yılmazı transfer etmeden önce kasetlerini izledikleri ve ofsayt sorununa çare aradıkları, ancak çözüm bulamayınca bu çareye başvurdukları düşünülüyor.
2-TÜM SPORLARDA ALT YAPILAR VE SPOR OKULLARI KAPATILDI. Böylece tasarruf edilen paralar çocukların daha çok test çözebilmeleri için dershanelere aktarıldı. Zaten bu konuda yıllardır başarısız olan spor kulüpleri ve belediyeler spor aşkıyla ve sevinç içinde artan milyonlarca liraları ile Afrika’da yeni kurulmuş ülkelerden gelişmiş vücutlu gençlere Türk Pasaportu çıkartmak üzere “Araştırmacı Spor Adamları”ndan kurulu genç ekipler oluşturdular. Bu elemanları bulabilmek için 70 yaşının üstünde, tecrübeleri bayatlamış, güncelliğini kaybetmiş, hala “forma aşkından” bahseden amatör kafalı kişilerle sık sık çaylı kurabiyeli toplantılar düzenlendi, bu toplantılarda ortaya çıkan fikirlerin tam tersini uygulayacak genç, hırslı, agresif, paragöz delikanlılar arandı. Kısa zaman içinde piyasada onlardan çok miktarda bulunduğu anlaşıldı ve en açlarından ekipler kuruldu. Bu ekiplerin aldığı maaşlar, yaptıkları harcamalar ve götürdükleri sır gibi saklanıyor…
3-OLİMPİYAT ORGANİZASYONLARI DÖRDE AYRILDI. Olimpiyat Oyunlarının, yapıldığı ülkeye yıllarca altından kalkılamayan bir mali yıkım getirdiği anlaşılınca organizasyon; İlkbahar Olimpiyatları, Yaz Olimpiyatları, Sonbahar Olimpiyatları ve Kış Olimpiyatları olarak dörde bölündü. Bundan böyle her bölümün az gelişmiş bir ülke tarafından yapılması zorunluluğu getirildi. İşin ana fikri şöyle: a) Böylece az gelişmiş ülke spor ve kamp tesislerine kavuşacak. b) Bu tesisleri yapabilmek için açılan ihaleleri gelişmiş ülkeler kapacak. c) Gelişmiş ülkelerin uluslararası büyük firmalarına her mevsimde yüksek cirolu ve kazançlı iş alanları açılacak. d) Az gelişmiş ülke buna karşılık sporcu yetiştirip satmak o da yetmezse doğal kaynakları ile borcunu kapatmak zorunda kalacak.
Son mali ve ekonomik tablolar bu sayede gelişmiş ülkelerin daha da geliştiğini, yani projenin rasyonel, rantabl ve fizibıl olduğunu ortaya koydu.
4-SPORDA AMATÖRLÜK KAVRAMI KALDIRILDI. Bundan böyle para almadan spor yapanlara saygı duyulmayacak. Hala bu fikirde olanların genleri araştırılarak enayilik anadan mı, babadan mı geliyor belirlenecek. Toplum Mühendisleri tarafından yeni sloganlar üretilerek gençlerin akıllanması sağlanacak. İşte o sloganlardan bazıları: “Gerçek sporun tadı bol parayla çıkar.” “Gerçek başarı parayla ölçülür.” “Ben sporcunun zeki, çevik ve zengin olanını severim.” “Ne kadar para, o kadar madalya (Tersi değil).” Bu arada hakemler için de bir slogan üretildi: “Parayı alan düdüğü çalar (Tersi değil).”
5-SPOR KULÜPLERİNİN YÖNETİM KADRO PROFİLLERİ DEĞİŞTİ. Artık spor kulüplerinin yönetim kurullarına girebilmek için spordan anlamak gerekmiyor. Yönetim kuruluna aday olabilmek için ilk gerekli olan işlem kişinin banka hesabının konfirme edilmesi. En çok sıfırlı banka hesabı olanlar sıraya sokularak seçime gidiliyor ve kulüp derin bir nefes alıyor. Kişiler böylece şirketlerinin reklam bütçelerinin yetmeyeceği kadar reklamı ve popülariteyi kulüp yönetim kurulunda oturarak sağlıyorlar. Hiçbir iş yapmalarına gerek yok. Para zaten onlar için çalışıyor. Yani tam bir WIN-WIN projesi.
Bu kadar basit değişikliklerin bu güne kadar düşünülmemiş olmasının sebebi olarak “takım ruhu”, “renk aşkı” “amatörlük” gibi çağ dışı kavramlara körü körüne inanılmasının sebep olduğu düşünülüyor.
“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...
90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...
Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır, şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörle...
SPOR YAZARI NE YAZAR? Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum ç...
BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...