“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır,
şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan
veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörlerin “ben böyle bir şey
söylemedim” dedikleri sahte beyanatları, kulüplerin medyatik olmaya çalışan
başkan ve üyeleri için şu anda yüksek sezon yaşanıyor.
Gerçek sporseverler de arayış içinde... Neyi mi arıyorlar?
Örneğin Fransa Bisiklet turu hakkında bilgi almak istiyorlar. Örneğin Wimbledon Tenis Turnuvası hakkında yazan bir köşe yazarı arıyorlar. Örneğin Atletizmin en önemli gösteri yarışlarından biri olan Diamond League hakkında haber arıyorlar. Örneğin Yaz sporları olan Kürekte yılın en gösterişli yarışı Henley Kraliyet Kürek yarışları yapıldı çıt yok, Kürek Dünya Kupası’nın üçüncü ve son ayağı İsviçre-Luzern’de yapıldı, devler yarıştı, tık yok.
Bu nasıl bir spor medyasıdır. Gazeteler dünyanın bir köşesinde adını şimdiye kadar duymadığımız ve gerçekte bizi hiç ilgilendirmeyen, muhtemelen ülkemizdeki bir kulübe de transfer olmayacak olan bir topçu hakkında sayfalarca yazıyla dolu.
Televizyonlarda yorumcular yapılan transferler hakkında ahkam kesiyor, sanırsınız ki bu sporcuları yıllardır takip etmişler de her şeyi biliyorlar… Bu takıma faydalı olur mu olmaz mı anlatıp duruyorlar. Şimdi alınmaca yok… Geçen sene de aynı yorumcular yapılan transferler hakkında görüşlerini saatlerce anlatmışlardı ne oldu? O transferler bu gün kendilerine başka kulüp arıyorlar. Demek ki yapılan iş hatalı, milyonlar heba oldu, anlatılanlar da masal oldu.
Yeni transfer olup, hava alanında yüzlerce kişi tarafından karşılanıp hayatlarında ilk kez omuzlarda taşınarak Türkiye’ye giriş yapan sporcular bile bu abartılı ilgiden şaşkın. Memnun olan tek kesim flaş fotoğraf yakalamanın mutluluğunu yaşayan medya.
Ama medya neyin peşinde biz biliyoruz. Spontan flaş haber olsun, kırmızı alt yazıyla ekranda insanları başına toplasın, “şöyle duyulmuştur” lafının arkasına saklan, uydur bir transfer haberi bas gitsin. Kulüpler her gün yalanlama çıkartıyor medya utanmadan çakma haber yayınlayıp duruyor. Bunu seyretmek zorunda mıyız? Sporumuz böyle mi ilerleyecek, böyle mi bilinçleneceğiz?
Birisi şu spor medyası yöneticilerine ülkemizde başka sporlarla ilgilenen binlerce insan olduğunu hatırlatsa keşke.
Bana yeni haberleri yetiştirecek, bir şeyler öğretecek gerçek bir spor medyası istiyorum.
“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...
90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...
SPOR YAZARI NE YAZAR? Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum ç...
BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...
TAŞI TOPRAĞI ALTIN OLAN ŞEHİR Şehircilik açısından bir kaos olan İstanbul, yerin altında kendisini bekleyen deprem riski ile Türkiye'nin başına dert açacak gibi gözüküyor. Sosyal hayatın, eğitimin, sa...