2017’YE BAKIŞ

2016 yılında dünyada manşetleri en çok işgal eden haberlerin başında ne yazık ki terör saldırıları yer aldı.

Ülkemizde de sadece terör saldırıları değil güney doğu sınırlarımız boyunca süren askeri harekat gündemin baş sayfasından inmiyor, şehit haberleri yüreğimizi yakmaya devam ediyor.

Hayatımızın her sektörüne giren FETÖ problemi de henüz atlatılmış değil, yaralar sarılmaya çalışılıyor.

Doğal olarak birçok sektör bundan etkilendi ve ekonomide rakamlar geriledi. 2017 yılına girerken şartların değişeceğini gösteren somut veriler yok. Piyasalardaki güvensizlik, turizmdeki gerileme, doların yükselmesi v.s. gibi etkenler işverenlerin de çalışanların da yeni yıla endişe ile bakmalarına sebep oluyor. Bu tedirginlik insanların satın alma şevkini kırıyor, piyasalar yılbaşı havasına rağmen durgun ve cirolar beklentilerin çok altında.

Büyük gösterilerle açılışları yapılan mega projeler de bir taraftan göğsümüzü kabartırken diğer taraftan ülkeye kazanç sağlamaktan çok devlet garantisi ile anlaşma yapıldığı için (beklenen ciro sağlanmazsa) hazineyi zora sokması gibi bir tehlike arz etmekte.

Yurt içinde durum böyle iken İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı, Amerika’da yeni başkanının göreve başlayacak olması, Çin’in dev adımlarla büyümeye devam etmesi, Rusya’nın Orta Doğuya aktif olarak müdahale etmeye başlaması gibi uluslararası olayların ekonomiyi nasıl etkileyeceğinin tahmin edilememesi hem ulusal hem de global pazarlarda paranın hareketinin yavaşlamasına sebep oluyor.

Yurt dışında durum belirsizliğini korurken ve ülkemizde hemen bütün sektörler rölantide giderken büyüme trendi gösteren inşaat sektörünün aslında gizli bir bomba olduğuna da dikkat etmek gerekir.

İnşaat sektörü ekonominin lokomotifidir ama sektörün potansiyel hedefinin çoğunluğu banka kredileri yardımı ile ev sahibi olmak isteyen orta gelir seviyesidir. Bu kesimin 2017 yılında ekonominin biraz sendelemesi halinde işsiz kalacağı ve yükün bankaların sırtına bineceği gibi bir tehlike düşüncesi, gelen yeni yıl için endişelenmemize sebep olmaktadır.

Ülkemizin batı dünyasından kopar gibi gözükmesi ve Rusya ile ilişkilerini düzeltmesi ne dereceye kadar etkili olabilir? İhracatımızın gelişmesi için Rusya büyük bir pazardır ama yıllardır en büyük ticaret hacmini koruyan AB ülkelerinden koparsak Rusya bunu karşılayabilir mi?

Arap ülkelerine ticaret ve turizm konularında güvenebilir miyiz? Yoksa onlar tarihte olduğu gibi gene sadece kıymetli varlıklarımızı satın almak için mi gelecekler?

Bu ciddi sorunlar çevremizde oluşurken anayasayı değiştirmekle uğraşmak gibi bir lüksümüz var mı?