“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
VARLIK FONU KONUSU
2016
Ağustos’ta yasası çıkan Varlık Fonu, son günlerde fona aktarılan hazine
varlıklarıyla gündeme geldi, birçok kişi de ilk defa konunun önemini fark
ederek ilgi gösterdi, neler olup bittiğini öğrenmeye çalıştı.
Varlık Fonu konusunda
son günlerde olanlara bakarsak amacın bütçe dışında rahat harcama yapabilmek ve
büyük altyapı yatırımları için iç ve dış borçlanma ile kaynak yaratmak olduğu anlaşılıyor.
Kaynak yaratılmak istenen büyük altyapı
yatırımlarını bu güne kadar bütçeden yapıyorduk. Bütçe yetersiz kalmaya
başlayınca yap-işlet-devret modeline geçtik. Burada dış kaynakları da ülkeye
davet ettik, aynı süre içinde birçok kar getiren firmamızın hisselerini de bu
yabancılara sattık.
Bu olanak da sonuna gelince büyük kamu varlıklarını bir fona koyup, bu fonu
borçlandırıp, büyük altyapı yatırımlarını finanse edecek son bir çare olarak
hazine varlıklarını Varlık Fonuna devretme yoluna başvurduk.
Burada bir sorun var. Ülkenin ilerleyebilmesi için gerekli olan büyük
altyapı yatırımları ekonomik değiller, yani kısa sürede dönüş beklenecek
ekonomik hareketler değiller.
Yabancı ülkelere baktığımızda Varlık Fonu modeli, bütçe ve gelir fazlası
olan ülkelerin, gelecek kuşaklarına kaynak transferi için tam adına uygun
olarak kurdukları fonlar olarak gözüküyor. Ülkemizde bu amaca hizmet etmesi
biraz uzak ihtimal olarak görülüyor çünkü Türkiye hem cari açık hem de bütçe
açığı veren, yani bırakın fazlayı büyük tasarruf açığı veren bir ülke. O
nedenle Fonun sadece adı varlık.
Biz bunu 1980’li
yıllarda “Özal Fonları” ile kötü bir tecrübe olarak yaşadık. 20 yıl sonra
tasviye edilmeye başlandı ve denetlenemeyen bütçe dışı harcamalar nedeniyle
zararı büyük oldu.
Sistemin
uygulamaya konduğu zamanlamaya dikkat edersek “Denetleme” kelimesi endişe
duyduğumuz en önemli kavram haline geldi. Uygulamanın açıklanan maddeleri
arasında 155 yıllık bir kurum olan Sayıştay’ın denetiminin olmaması akıllarda
soru işaretleri oluşturdu.
Bu muazzam
ekonomik gücün kullanımının denetlenmesinin yabancı denetim kuruluşları ile
Başbakan tarafından atanacak olan üç kişi tarafından yapılacak olması doğru
mudur, yeterli midir? Sayıştay’ın devre dışı bırakılmasının gerçek sebebi
nedir?
Sorulara
önümüzdeki günlerde rasyonel cevaplar bulmayı ümit ediyoruz.
“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...
TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...
90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...
Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır, şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörle...
SPOR YAZARI NE YAZAR? Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum ç...
BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...