ÜRKÜTÜCÜ BİR ŞEHİR

ÜRKÜTÜCÜ BİR ŞEHİR

İstanbul’dan bahsediyorum. Ürkütücü olan yanı da terör falan değil, şehrin kendisi. Benim hatırladığım o 50'li yılların, sakin, erguvanlarla renklenmiş, boğaz kıyılarındaki yalılarıyla süslenmiş, her köşesi tarihi görüntüleyen o muhteşem şehir gitmiş, yerine asık suratlı milyonlarca insanın her gün saatlerce trafik çilesi çektiği, mimarisi, silueti, tarihi dokusu bozulmuş bir şehir gelmiş.



Bodrumun sakin, korna çalınmayan, kendi yavaşlığı içindeki trafiğinde akrobasi gösterileri yapan saygısız, kural tanımayan, bir yere bir şey yetiştirmeye çalışan 34 plakalı araçları görünce "bunlar kendini hala oradaki gibi uyanıklık göstermezse yaşam şansı bulamayacağını düşünen İstanbul’lular" olarak düşünüyor ve acıyarak yol veriyorum.

On yıl önce daha sık giderdim, şimdi herhangi bir sebeple zorunlu olarak gitmek gerektiğinde şehirden bir an önce kurtulmak için adeta gün sayıyorum.

Kızım hazır beni bulmuşken İkea'ya gitmek istiyor. İçimi karalar bağlıyor. Bu trafikte oraya kadar nasıl gidip döneceğiz diye gece uykum kaçıyor.

Hele karşı taraftaki akrabalar "buraya kadar geldin bize uğramadın" demesinler diye köprülerden birinde üç saat geçirmek zorunda kalmak da cabası... Sonunda dönüş günü sabah erkenden yola çıkıyorum, aradan iki saat geçiyor hala Pendik yakınlarında İstanbul’dan kurtulmaya çalışıyorum.   



İstanbul’un tüm derdi trafik değil tabii, bu kadar büyük bir alana yayılmış bir dev metropolü idare etmek de çok zor. Sağlık sisteminin, eğitim sisteminin, hukuk sisteminin bu kalabalığa sosyal bir hizmet vermesi beklenemez. Zaten veremiyor. Sokaktaki herkesin suratı asık, gülümseyen bir esnaf kalmamış.

Üstüne bir de terör eklenince ben doğup büyüdüğüm, en güzel günlerimi yaşadığım bu şehri seviyor muyum, nefret mi ediyorum bilemiyorum.



Ben İstanbul'un eski halini seviyor ve özlüyorum. Acaba Kireçburnundaki motorlar hala balık bulabiliyorlar mı?

Sonunda kendimi teselli eder gibi, “ne düşünüyorsun artık o ürkütücü şehri, kıyıya in, Bodrum’un gülümseyen insanlarıyla mutluluğunu paylaş” diye düşünüyorum.

Gene de kalbim medeniyete yenik düşmemek için çabalayan, direnen İstanbullulardan yana… 

Diğer Celal Gürsoy

DENİZDEN BABAM ÇIKSA YERİM

Image

“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...

TANK KOMUTANI

Image

TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...


BU GİDİŞ NEREYE KADAR?

Image

90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...


SPOR MEDYASI MI, FUTBOL MEDYASI MI?

Image

Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır, şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörle...


SPOR YAZARI NE YAZAR?

SPOR YAZARI NE YAZAR? Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum ç...


BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ

BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...

KÖŞE YAZARLARI