TELEFON JOKERİMİ KULLANMAK İSTİYORUM AMA…

Ünlü TV yarışmasında daha ilk sorularda elenmek karizmayı fena çizdiği ve sosyal medyada alay konusu olduğu için yarışmacılar olaya pek tedirgin başlıyorlar. Soru çalışmadıkları (!) bir yerden gelince işi hemen seyirciye havale ederek hendeği atlamayı tercih ediyorlar.

İlk sorularda zaman kısıtlaması olduğu için heyecan da ona göre yüksek oluyor. Belli bir noktadan sonra düşünecek zaman kaldığında gerçeklerle yüz yüze geliniyor. Cevabı biliyor musun? Emin misin? Son kararın mı? Geri dönüşü olmayan bir girdabın içine giriyorsunuz. Neyse ki olabilecek en kötü şey parayı kaybetmek. Ortada demokrasi, hürriyet, hukuk, sağlık gibi ciddi sorular yok.

Şimdi ülke olarak karşımızdaki soru aslında çok basit: EVET mi? HAYIR mı?

Cevabı bilmiyorsanız dersinizi iyi çalışmamış olmalısınız ki bu başkalarının vereceği cevaba uymak zorunda kalacağınızı gösteriyor. Yani cevabı seyircilere bırakıyorsunuz. Bu aynı zamanda ilerleyen zaman içinde şikayetçi olma hakkınızı da kaybetmeniz anlamına gelebilir.

TV yarışmasındaki gibi yüzde elli hakkınızı da kullanma şansınız yok, sorunun cevabı zaten sadece iki şıktan ibaret. Evet veya hayır…

Geriye kalan son çare telefon jokerini kullanmak. Peki kime soracaksınız?

Yarışmaya gelirken akılılık edip hızlı bir bilgisayar kullanıcısı ayarladıysanız o belki hızla internete girip  bir arama motorundan kısa süre içinde cevabı bulabilir.

Burada o şansınız da yok. Çünkü soruyu ne şekilde sorarsanız sorun internet geleceği görecek kadar akıllı olmadığı için size ancak geçmiş zamandaki istatistikleri cevap olarak sunacaktır.

Artık bu bilgiler ışığında analiz yapıp doğru kararı vermek sizin elinizde. Mutlak gerçek olan bir husus var ki o da kesinlikle “bana ne, atı alan Üsküdar'ı geçmiş, iş bitmiş” gibi düşüncelere kapılmadan demokratik hakkınızı kullanmanızdır. Zaten kırk yılda bir size fikrinizi soruyorlar, bari siz de iyi düşünüp cevap verin. Seyirciye falan sormayın, telefon jokeri de kullanmayın, akl-ı seliminize güvenin.

Top sizde…