Endüstri mühendisliğine ilişkin daha önceki yazılarımda bizim mesleğin gelişimi ile kalite yönetim sisteminin (bu da benim yıllardır profesyonel olarak yaptığım iş) gelişiminin pek çok kesişim noktası...
MAYIS AYI DERT AYI
Her yıl Nisan yağmurlarının
bitmesini dört gözle bekleriz biz. Ama bir türlü bitmez, Mayıs ayının sonuna
kadar sürer bazan. Çiftçiler için iyi, bizim gibi bahçesi olanlar için ise
problem. Çiftçi ekini için yağmur beklerken, biz bir an önce yağmurlar bitsin
de bahçede iş yapmaya başlayalım diye bekleriz dört gözle. Hayat böyle. Birisi
için iyi ve gerekli olan diğeri için zararlı ve gereksiz olabiliyor. Toplumsal
olarak daha büyük ölçekte baktığımızda da durum aynı. Ancak, kendimiz
için iyi olan toplum için iyi olanla çelişiyorsa sesimizi kesip oturmamız
gerekli. Toplum için iyi ve gerekli olmayan hiç bir şey bireyler için iyi
değildir ve bunun tersi geçerli değil.
Geçen yıl Mayıs sonuna kadar
bahçeye adım atamamıştık sürekli yağan yağmurlardan; zira bahçe belime kadar
gelen ısırganla dolu idi ve bastığımız her yer çamurdu. Bu yıl da ısırgan
otundan nasibimizi aldık. Aylarca bol bol yedik. Yağmurlar başlamadan önce
bir fırsatını bulup ağaçlara güzelce bordo bulamacı atmayı da becerebildim. Yağmur
Nisan başında kesilip de toprak tava geldiği anda da ısırganlar dahil boy
gösteren ne kadar bitki varsa biçtirip bahçeyi sürdürdük. Güzel oldu.
Güzel oldu, lakin, bahçeyi
sürdürmekle iş asla bitmiyor. Onu zaten bir başkası iki günde yapıyor, sen
seyrediyorsun. Toprağın sürülmesi bittikten sonra üç gün bekliyoruz ki zararlı
otlar kurusunlar, yok olsunlar da yaz boyu görünmesinler tekrar. Sonra da asıl
iş başlıyor. Onu da biz yapıyoruz. Onu biz yapıyoruz çünkü birincisi hoşumuza
gidiyor, ikincisi ise bedenimizi çalıştırıyoruz ve o da hoşumuza gidiyor.
Toprağın sürüldükten sonra tırmıklanıp düzeltilmesi gerekir. Bunu ağırlıklı
olarak eşim yapıyor zira benim yaptığımı beğenmiyor; ben de beğenmiyorum. Bir
türlü düz bir zemin elde etmeyi beceremedim 4 yıldır. Üstelik, toprak
tırmıklanırken tırmığa takılan irili ufaklı taşların da toplanması ve atılması
gerekiyor(muş)! Ben bunu da yapmaktan hoşlanmıyorum pek. Bu nedenle, sürülen
toprağın tırmıklanarak düzeltilmesi ve taşların toplanması işi eşime ait. Taşların
toplanması derken, evin etrafını çeviren 1.5 mt enindeki mermerin üstüne atılan
taşlardan bahsediyorum :-) Tırmık yaparken eline gelen tüm taşları oraya atıyor
eşim. Daha hızlı oluyormuş böyle ve daha temiz. Olabilir tabii. Ancak bu bana
kendimi iyi hissettirmiyor :- ) Zira evi çeviren mermer alanın üstünde biriken
taşların toplanması, çuvallara doldurulması ve daha sonra o çuvalların bahçe
kapısının önüne taşınması gerekiyor ve bunu da ben yapıyorum. Her çuval 15 kg a
kadar çıkabiliyor. Neyse ki artık eskisi kadar çok taş çıkmıyor. Bu yıl 3 torba
anca oldu. Taşların taşınmasından sonra da mermerlerin üzerinde biriken
toprakların tekrar ait oldukları yere süpürülmesi gerekiyor; o da benim işim.
Bu işler yapılırken ağaçların etrafının çapalanması ve açılması gerekiyor bir yandan da. Bu benim işim. 30 a yakın ağaç var. 2 çam, ceviz ve iki ıhlamuru saymazsak hepsi meyve ağacı. Zahmetli bir iş bu, dalga geçerek yapılacak cinsten bir iş değil. Tırmıktan önce ve sonra tümünün altını çapaladım ağaçların. Yağmurlar başlamadan önce de kabaca düzenleme yapıp birer avuç zirai gübre atmıştım. Bütün sene kümesteki tavukların imal ettiği gübreyi de kullanıyoruz bahçede ama zirai gübre dengeli olduğundan olmazsa olmaz. Artık koyun gübresi, keçi gübresi gibi şeylerden vazgeçtik, zira pek bir faydasını göremedik. Bu sene ağaçlar bayram ettiler zirai gübre ile. Hayvan gübresi daha ziyade toprağı yumuşatmaya yarıyor, besin kaynağı olmaktan çok; en azından bizde öyle oldu. Geçen yıl kullandığımız has keçi gübresinden de pek yarar gördüğümüzü söyleyemem. Toprağı yumuşatmaksa amaç, yıl boyunca sürekli çıkan mutfak sebze artıklarını sürekli olarak toprağı kazıp oraya buraya dağıtarak gömüyoruz tavuk gübresi ile karıştırıp. Biçilen otlar, budanan ağaçların yaprakları, sökülen çiçekler de toprağa geri dönüyorlar gömülerek. Sonbahar sonunda da artık tavukları serbest bırakıyoruz bahçede her yer tavuk gübresi oluyor. Tavuklar bir numaralı ot biçici olup bundan da yararlanıyoruz. Ancak sebze ve çiçek mevsiminde kendi bahçelerinde kalıyorlar.
Bu yıl domates, biber ve patlıcan
fideleri dikildi yine. Salatalık da dikilecek. Sürekli olarak nane de var.
Bunlarla eşim ilgileniyor. Bu da hanımın işi; ince iş zira. Tüm ağaçların
ve sebzelerin çiçeklerin sulanması ise benim asli işim. Sebzeleri arada bir
eşim de suluyor buralarda olmadığım zaman ama sulama bana ait. Sebzeler bazan
her gün, bazan gün aşırı, ağaçlar ise duruma göre haftada bir veya 3 günde bir
sulanıyor. Her bir sulama seansı 2 saate yakın sürer. Damlama yapmadık zira ben
sebzelerle, ağaçlarla konuşmayı seviyorum. Sulama bunun için bulunmaz fırsat.
Su ağacın dibine usul usul akarken yapraklarına, dallarına bakarsın,
meyvelerine dokunursun, böcek, hastalık var mı incelersin; bakalım bir derdi
varmı ağacın sorarsın; sormazsan söylemez. Sebzeler de öyledir. Yoksa, bas suyu
büyüsünler. Konuşmayacağın ağacı neden diktin bahçene o zaman? Alt tarafı 25
ağaç!
Biri Isabel olmak üzere 4 tane de
asma var bahçede. Isabel benim için kıymetli bir üzüm. Sevdiğim bir arkadaşımın
Gümüşlükteki evinde ilk kez yemiştim. Komşularının bahçesindenmiş. Daha sonra
Abdurrahman amca ve Nezahat teyzeyi bir vesile ile ziyaret ettiğimde 4-5 çubuk
kestik ve diktim bahçeye 2013 yılında. Hem de çok ters bir zamanda,
sonbahar kış arasında. Pek umudum yoktu zira asma çubuğu Şubat, Mart aylarında
kesilir ve dikilir. Ama bu Isabel çubukları 2014 baharında sel gibi yağan
yağmurla bahçe göle döndükten sonra Mart ayında uyanıverdi. Asmaların da dipleri
çapalandı. Isabel bu yıl 3 yaşında oldu. Kırmızı, nefis kokusu ve tadı
olan bir üzüm cinsi, Karadeniz bölgesine hasmış, Gümüşlük'e nasıl gitti bilmem?
Geçen yıl yemekle bitiremedik bu güzel üzümü; komşulara, çocuklara da yetti
arttı.
Bahçe, ağaç olunca böcekler ve
diğer zararlılar da olmazsa olmaz. Hava kuruyunca ve ağaçlar çiçeklenmeden
ilaçlama gerekiyor hepsini. Pek eğlenceli bir iş değil ama olmazsa olmaz.
Ballık denen zararlı şeftali, erik başta olmak üzere ağaçları sarınca o yıl
meyveyi unutmak, hatta ağaçları kaybetmek söz konusu oluyor. Hepsini çiçek
açmadan önce ve daha sonra meyveye döndükleri zaman da ilaçlamayı başarabildim.
İkinci ilaçlamayı dün yaptım zira şeftali, erik ve elma açıkça hasta idi. Tabii
sadece onları ilaçlamak söz konusu değil, bahçeye zararlı girince hepsini sarma
riski var, tüm ağaçlar ilaçlandı. Bu yetmediği gibi evimizin yanındaki artık
kimsenin oturmadığı evin bahçesindeki ağaçları da ilaçlamak zorunda kaldım.
Zira oradan bize atlıyor bu zararlılar. Zirai ilaç yerine sarımsak, kırmızı
biber vs vs vs ile yapılan karışımlardan bahsediliyor bu zararlılara karşı;
ancak biz ondan sonuç alamadık.
Bahçede sebze yetiştirmeye
başladıktan sonra bizim kafamıza bir şey dank etti. Yazmadan geçmeyeceğim. Biz
artık kesinlikle pazarda köylü vatandaşlardan sebze alırken pazarlık etmiyoruz.
O kadar zahmetli ve riskli bir iş ki sebze yetiştirmek, bunu yapıp da evine
para götürmeye çalışan insanlarla pazarlık yapmaya utanıyoruz. İnsan
yaşayınca öğreniyor. İki köyün arasında bizim yaşadığımız yer ve köylü
vatandaşlar kendi yetiştirdikleri sebzeleri getirip satıyorlar. Bizim yediğimiz
sıcağı, yağmuru, soğuğu onlar da yiyorlar ve biz evde otururken onlar o
sebzeleri yetiştirmek için yağmur, soğuk, sıcak demeden çalışıyorlar
tarlada. Emeğe saygı duymak gerekir.
Endüstri mühendisliğine ilişkin daha önceki yazılarımda bizim mesleğin gelişimi ile kalite yönetim sisteminin (bu da benim yıllardır profesyonel olarak yaptığım iş) gelişiminin pek çok kesişim noktası...
Kalite politikası ve kuruluşa dair notlarGeliştirici: Selçuk AytimurYönetim sistemlerine ilişkin standartların bir gereği olarak bir kuruluşun kalite, çevre, iş sağlığı güvenliği veya diğer yönetim si...
ISO 9001 2015 Kalite Yönetim Sistemleri Standardında Dokümantasyon GereklilikleriISO 9001 2015, bir önceki ISO 9001 2008'e göre büyük farklılıklar içeriyor. O kadar ki, standardın yeniden yazılmış old...
OLASILIKLAR VEYA FEUERZAUBERKlasik müziği ve ardından gelen romantik müziği çok severim; operayı da sevmeme rağmen orada pek iyi değilimdir. Yıllar önce kaydettiğim bir müzik parçası bu yüzden benim i...
MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ÜZERİNEMüşterisi olsun veya olmasın, ticaret yapan tüm kuruluşların, faaliyetleri, hedeflerine erişmeleri, iş sonuçları üzerinden etkisi olan veya olabilecek olan tüm tarafları dik...
ESKİ ZAMANLARBen Bergama'da doğdum. Lakin ne zaman nereli olduğum sorulsa yanıtlamakta zorlanırım. Bergama'da doğmuşum ama Bergama'lı değilim. Nüfus kütüğümde hala Yozgat yazar ancak Yozgatlı da değil...