Her birimiz şüphesiz pek çok ülke görmüşüzdür. Benim de ziyaret imkanı bulduğum onlarca ülke oldu. Bu ülkelerde olmayan fakat maalesef bizim ülkemizde olan bir konu üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğine inanıyorum.
Şöyle ki; turistleri geldikleri kendi ülkelerinin kültürleri ile karşılayan, ağırlayan bir ülkeye rastlamadım henüz. Tüm ülkeler kendi kültürel zenginliklerini sergilemeye çalışıyorlar. Hele de USA ve bazı Avrupa ülkeleri gibi aslında kültürel olarak fazla bir zenginliği olmayan ülkeler bu açıklarını yapay tarih ve kültür oluşturarak kapatıyorlar ve tüm dünyaya empoze ediyorlar. Bu ülkelerin zengin mutfak kültürü olmamasına rağmen dünya yiyecek sektörüne yön vermeleri sadece küçük bir örnek.
Hemen savunmaya geçenleri duyar gibiyim. ‘’ - Hüseyin Usta, senin yaptığımız Türk gecelerinden, efendime söyleyeyim folklor gösterilerimizden vs.. haberin yok galiba. Biz turistleri gayet güzel ağırlayıp geri gönderiyoruz. Ülke turizminin son on yılına bakmadın galiba, turist sayısı nereden nereye gelmiş!!!’’
Ben daha büyük bir pencereden, etraflıca bakmak istiyorum. Ülkemizin, bulunduğu konum itibari ile, yerli ve yabancı girişimcilerin yatırımları ve milletimizin misafirperverlik anlayışı ile turizmde bu rakamlara ulaşılması kaçınılmazdı zaten ama bu beni tatmin etmiyor. Ben, herhangi bir ülkeye gittiğimde alışveriş merkezlerinde kendi ürünlerimizden bazılarını reyonlarda görmek istiyorum. Otellerin restoranlarında Osmanlı mutfak konseptini görmek istiyorum. Bunu başarmak sizce çok mu zor?
Bakınız! Bizim yedi bölgemiz var. Bu yedi bölgenin de kendine has mutfağı, dinlediği müziği, giydiği kıyafeti, şivesi, hayata bakış açısı var. Hatta bırakın bölgeleri Antep, Hatay, Konya ve Bursa gibi mutfağının zenginliğiyle ön plana çıkan illerimiz bile var. Şüphesiz içinizde benden çok yer gezmiş olanlar vardır. Şimdi soruyorum sizlere bu zenginliği başka bir ülkede görme şansınız oldu mu? Şahsen benim olmadı.
Bu kadar zenginliğe rağmen bütün beş yıldızlı otellerimizde turistleri kendi ülkelerinin yiyecek konseptleri ile, klasik müzik veya ne alaka ise Küba müziğiyle karşılıyoruz. Neden, çünkü daha çağdaş oluyoruz o zaman. Ben bunlara karşı değilim ama bu hizmeti veren belli başlı işletmeler olmalı, bu tüm sektöre yayılmamalı.
Bizim ülke olarak daha kahve veya çay nasıl hazırlanır, nasıl servis edilir, Osmanlı konseptinde neler olmalıdır gibi standartlarımız bile yok. Bu kadar zengin müzik kültürümüz olmasına rağmen kahvaltılarda, öğle ve akşam yemeklerinde hala farklı ülke müziklerini dinletiyoruz? Lokanta isimlerimiz, yemek isimlerimizde neden yabancı sözcükler kullanılıyor? Brezilya mutfağının, Moğol mutfağının bile bir standardı varken neden bizim mutfağımıza bir Standard belirlenmiyor?
Bunlardan bahsediyorum. Bizim mutfağımız, kültürümüz sadece kafile ile gelen turist gruplarını eğlendirmek için sergilenmemeli, turizmin her aşamasında olmalı. Daha lobby alanına girer girmez Türk standardını kolonya lokum ikramı ile hissettirmeliyiz. Otellerin genel alanlarında ve odalarda şık dokunuşlarla bize özgü dizaynlar yapmalıyız. Otoriteler bir araya gelip okullarda okutulacak nitelikte bir kitap yazmalıdır. Osmanlı mutfağı kitaplarını ne yazık ki ya Ermeniler yazıyor ya da Rumlar yazıyor? Bunları kendi içimizde sorgulayıp harekete geçmemiz gerekiyor.
Hem bunları yapmayıp hem de bizim malımıza başka ülkeler sahip çıkıyor, patent hakkını alıyorlar diye dövünmeye hakkımız yok.