Yörenin Şefi olabilmek!Hangi uluslararası zincir otelin web sayfasını ziyaret ederseniz edin, diningi tıkladığınızda orada yöresel ve bölgesel ürünler vurgusunun yapıldığını görürsünüz. Bu demek oluyo...
Şef’le Bir Gün
“Her Şey Dahil”in alışılagelmiş dar kalıplarından çıkıp kendi çapında bir şeyler yapmalı işletmeler. Mesela bizim yaptığımız gibi “Şef’le Bir Gün” yapmalı.
Yerli ve yabancı misafirleri alıp önce onlarla serpme bir köy kahvaltısı yemeli Şef. Sonra Bodrum yarımadasında köylünün en fazla iştirak ettiği, ürünleriyle ve doğallıklarıyla zenginlik kattıkları pazar günleri Mumcularda kurulan ‘’Karaova Pazarı’’na götürmeli. Şef orada misafirleriyle tezgah tezgah gezip hem onların alışveriş yapmalarını sağlamalı hem de ülkemizin güzelliklerini gururla anlatmalı. Lokman Hekim gözüyle bakabilmeyi öğrenmeli misafirler. Karaturptaki, ısırgandaki, zencefildeki, kudret narındaki şifaya tanıklık etmeli hepsi.
Bodrum’da köy pazarları sabah erken saatlerde kurulur. Öğleden sonraya kaldıysanız pazarın yerinde yeller esiyordur. Eğer şanslı iseniz toplanma telaşındaki birkaç tezgahı yakalayabilirsiniz. Tabii Kızılağaç pazarı bir istisnadır. Çünkü Mumcular’ın Karaova pazarı öğleyin toplanıp alelacele Kızılağaç pazarına gittiklerinden oranın pazarı asıl öğleden sonra başlar. Her semtin belli günlerde pazarları vardır. Su probleminden dolayı Bodrum’da tarım yaygın olarak yapılmasa da özellikle Karaova ve Milas’a yakın yerlerde yapılan Tarım sayesinde bu açık kapatılmaya çalışılır. O yüzdendir ki Bodrum’lular sabahın erken saatlerinde sebzenin meyvenin en tazesini, iyisini alma yarışına girer.
Şef’le Bir Gün’ü anlatırken araya pazarlar girdi. Nerede kalmıştık? Evet, pazar yerini gezdirdikten sonra sıra artık misafirlerin kendi elleriyle dalından sebze toplamalarına, küçükbaş hayvanları çocuklarıyla birlikte sevmelerine geldi. Şu an askeri havaalanını olarak kullanılan Bodrum’un ilk Havaalanının ve Mumcular Barajı’nın hemen yakınlarında bulunan Serada oranın sahibi Sultan Abla tüm doğallığı ve misafirperverliği ile sizi bekliyor olacaktır. Orada dalından sebzeler koparabilir, küçükbaş hayvanların en miniklerinin sevimliliğine şahitlik edebilirsiniz. Köpüklü yayık ayranınızı yudumlarken Bodrum’un köylerindeki günlük hayata dair izlenimlerde bulunabilirsiniz.
Evet, artık sıra Bodrum’un olmazsa olmazlarından zeytinin nasıl işlenip dalından sofraya nasıl geldiğini yerinde tespit etmeye geldi. Yalı Çiftlikteki Bekiroğlu Zeytinyağı Fabrikası modernliği ve temizliği ile sizleri bekliyor olacaktır. Mustafa Bey, eşi ve çocukları ile evlerinin kapılarını sizlere sonuna kadar açıp alışılagelmiş zeytinyağı fabrikası ziyaretinin çok ötesinde bir tecrübe yaşamanızı sağlarlar. Önce dalından sofraya zeytini ve zeytinyağını yerinde iyice öğrenir sonra kendilerinin yaptıkları aromalı zeytinyağlarını tadabilirsiniz. Benim favorim olan biberiyeli zeytinyağı ve balı bir arada denemeyi unutmayın sakın!
Fabrikanın hemen bitişiğinde bulunan eski evin içindeki ocakta yapılan gözlemeyi yemeden oradan ayrılırsanız çok üzülürsünüz. Çünkü hem gözleme odun ateşinde ve tamamen doğal ortamında yapılıyor hem de kullanılan tüm ürünler kendi bahçelerinden alınıyor. Ayrılmak istemeyeceğiniz huzurlu, sessiz ve bakir olan bu ortamdan ayrılma zamanı geldiğinde tesise doğru harekete geçip misafirlerinizin akşama kadar dinlenip günün yorgunluklarını üzerlerinden atmalarını sağlayabilirsiniz.
Sonrasında Şefiniz onlara mutfağın içinde Chef’s Table hazırlayıp pazardan aldıklarını onlarla birlikte pişirebilir ve kendilerine klasik tatil anlayışının çok ötesinde unutulmaz bir anı yaşatmış olursunuz.
Alman bir misafirimin bu etkinlik ile ilgili yaptığı bir yorumu da burada paylaşmak isterim. Şöyle ki; “Biz Türkiye’yi çevremizde yaşayan Türklerin anlattıkları kadarıyla, onların yaşantıları kadarıyla ve medyanın bize anlattığı kadarıyla biliyoruz. Bu etkinlik sayesinde köylere kadar gidip köylünün sıcaklığını, misafirperverliğini yakından gördük. Bize kendinizi tanıma fırsatını verdiğiniz için teşekkür ederiz.”
Tabii ki tüm bunlar çok güzel şeyler ancak kötü olan şu ki biz kendi memleketimize yeterince sahip çıkmıyoruz. Her hemen her durağımızda etrafın tam bir çöplüğe dönüştüğünü gören yabancı misafirlerin bakışları gerçekten insani yaralıyor. Özellikle Yalı Çiftlik Mumcular arasında bulunan, Etrim Köyünün tam üzerindeki Sevda Tepesi diye adlandırılan noktada inanılmaz bir manzara var. Misafirler orada fotoğraf çekmek istiyorlar, o yüzden mecburen duruyoruz. Durmak istemememin tek sebebi etrafın bir çöp yığını olması. Misafirler de bu manzarayı gördüklerinde bizim adımıza çok üzülüyorlar. Biraz daha hassas olmalıyız milletçe ve yerel idarecilerce. Çünkü bu insanlar tamamen ne görüyorlarsa onu anlatıyorlar ve tekrar gelip gelmeyeceklerine karar veriyorlar.
Daha duyarlı yarınlar ümidiyle…
Yörenin Şefi olabilmek!Hangi uluslararası zincir otelin web sayfasını ziyaret ederseniz edin, diningi tıkladığınızda orada yöresel ve bölgesel ürünler vurgusunun yapıldığını görürsünüz. Bu demek oluyo...
‘‘Damak çatlatan tüyolar’’ Bodrum gibi Dünya’nın göz bebeği nadide bir şehirde yaşıyoruz. Her ne kadar betonlaşma tam gaz devam etse de cazibesinden bir şey kaybetmiyor gözümüzde. Ancak Bodrum’da yaşa...
Şef gözüyle Turizm ve Bodrum Evet önümüzdeki en az üç yıl ülke turizmi normale dönecek gibi durmuyor. Onlarca tesis el değiştirecek, bir çoğu iflas bayrağını çekecek, turizm çalışanlarının işsizlik or...
Ülkemizin göz bebeği, özgürlükler şehri diye tabir edebileceğimiz, eşsiz koylarıyla adeta Ege’nin mücevherat sandığıdır Bodrum. Yarımada oluşu değerini bir kat daha perçinler. Hangi yöne giderseniz gi...
MÜPTELASININ GÖZÜYLE ZIP ZIP… Tarihi Yunanlıların bu coğrafyada yaşadığı zamanlara dayanır. Çok ilginç bir isim hikayesi vardır ZIP ZIP'ın. Eski Milas - Bodrum yolu üzerinde kurulu küçük bir barakadan...
Tam bir kültürler mozaiği olan mutfağımızın Dünya’da sadece döner ve kebaptan ibaret bilinmesi bana hep acı vermiştir. Bir şef olarak benim için bu algının yıllardır aynı kalması ise ayrı bir trajedi....