SPOR ENDÜSTRİSİ

Günümüzde dünya üzerindeki insanların %70'ten fazlası sporla ilgileniyor. Yaklaşık %25'i ise yılda en az bir kez spor müsabakalarına gidiyor.



Resim: 2016 Yaz Olimpiyatları - Rio Olimpiyat Stadı

Seyircilerin maç biletlerine harcadığı para yılda yaklaşık 55 milyar dolar. Dünyada spor kulüplerinin sporcu transferi için yaptığı ödemelerin toplamı ise yılda 500 milyar dolardan fazla. (Aradaki farka dikkatinizi çekerim.)

ABD'de 1.3 milyon kişi, spor endüstrisinde çalışmakta. İnsanların sportif giyim konusunda yaptıkları harcamaların toplamı ise yılda 300 milyar dolara ulaşıyor.

Bahis endüstrisi 200 milyar dolarlık bir endüstri haline geldi.

Kısaca spor endüstrisinin dünya üzerindeki değerinin 1.5 trilyon doları aştığını söyleyebiliriz.

Bugün ABD'de spor endüstrisi, Hollywood sektöründen 7 kat daha büyük bir sektör olmuştur.

Bu büyüklükteki bir ekonomik gücü tetikleyen ve her yıl büyümesine sebep olan güç sadece ve sadece müsabakayı kazanmaktan ibarettir.

Ülkemiz bu ekonominin neresindedir?

Ben bu soruya spor penceresinden bakarak sondan başa doğru gelerek neden spor ekonomisinde batmak üzere olduğumuzu analiz ettim.

Önce tartışma konusu olmaması amacıyla başarısızlığı tarif etmek istiyorum: Sporun en gösterişli ve prestijli organizasyonu olan Olimpiyatlarda amatör / profesyonel tüm spor branşlarında ve toplam madalya sayısında dünyanın ne kadar gerisinde olduğumuz bir gerçektir. 2012 yılında Londra’da yapılan son olimpiyatta 5 madalya ile 32. sırada yer bulmamız bunun net görüntüsüdür.

Olimpiyatlarda ve Dünya Şampiyonalarında kazandığımız bazı madalyalar da doping nedeniyle geri verilmiştir. Bu da tamamen ayrı bir konudur.

Sporun Amiral Gemisi olan Futbol, ülkemizde seyirci kitlesi olan tek spordur. Bunu büyük farkla geriden gelerek basketbol takip eder. Atletizm, Yüzme, Sutopu, Kürek gibi sporlarda seyirciler ancak sporcu ailelerinden ve eski sporculardan oluşmaktadır.

Az da olsa seyirci potansiyeli olan profesyonel branşlarda dahi büyük uluslar arası organizasyonlara katılmak için elemeleri geçmekte nasıl zorlandığımızı hep birlikte izlemekteyiz.

Adı hala amatör olan branşlarda da olimpiyatlara bir kişi gönderebildiğimiz zaman çok seviniyoruz. O kişilerin de bazıları devşirme oluyor. Bunun Türk Sporuna ne gibi faydası olduğu, bu güne kadar ne getirdiği de ayrı bir konudur, nasıl faydalı olabileceği tartışılmalıdır, tıpkı amatörlük kavramının sorgulanması gerektiği gibi…

Konumuz olan spor ekonomisinde büyük kulüplerimizin başarısız olduğunu görüyoruz. Kulüp yöneticileri tecrübeli ve başarılı iş adamlarından seçilmelerine rağmen kulüp idaresinde bütçelerin neden bu kadar açık verdiği bağımsız denetçiler tarafından araştırılmalıdır.  

İşletmeciler iyi bilirler, para kazanmanın yolu satın almadan geçer. Futbol takımlarımızın başarısız bir transfer politikası izledikleri boşa harcanan ve başarı olarak geri dönüşü olmayan paralardan bellidir.

Spor kulüplerimizin yönetimlerinde yeteri kadar sporun içinde gelen kişi olmaması ve ürkütücü taraftar baskısı bu bütçe açıklarını tetikleyen bir faktördür.

Ne yapmalı? Bu soruya birçok kişi farklı cevaplar verebilir. Uzun yıllar amatör sporculuk ve profesyonel antrenörlük yapmış biri olarak benim fikrim şöyledir: profesyonel veya amatör tüm spor branşlarında gelişme gösteren örnek kulüpler ve ülkeler seçilerek oradan alt yapıyı kuracak tecrübesine güvenilen, kendisini ispatlamış büyük hocalar getirtilmeli ve asıl yatırım alt yapıya yönlendirilmelidir.

Her spor branşında bu metotla başarılı olmuş kulüp ve ülkeler vardır. O branştan gelenler iyi bilirler. Örneğin kürek sporunda Çin, Londra Olimpiyatlarından iki yıl önce dünyanın en başarılı kadın kürekçi ve antrenörlerinden Doğu Alman Jutta Lau’yu tranfer etmiş ve olimpik madalya kazanacak kalitede kadın sporcular yetiştirmiştir. Alt yapıların buna benzer modeller üzerine kurulması ve konusunda dünya çapında duayen olan kişilerden yardım alınması şarttır. TÜRK SPORUNUN ALT YAPISI BAŞARISIZDIR. Çok sporcu yetiştirmek başarılı olmak demek değildir.

Bu radikal harekete başlarken büyük kulüplerin önündeki en büyük engel taraftarlardır. Onlar her maçta veya yarışta galip gelmek isterler. Alt yapıyı geliştiriyorum diye şampiyonluktan uzaklaşmayı kabul etmezler. Büyük kulüplerin genlerinde şampiyonluk güdüsü vardır. İkinci olmak başarısızlıktır.

Hem alt yapıya dünyanın en iyi hocalarını getirerek yatırım yapmak, hem de A Takımının şampiyonluğa oynamasını sağlamak için yönetimlerin finansman mucizeleri yaratmaları gerekmektedir. Burada da gene batılı örnekler incelenmeli, o ille de şampiyonluk isteyen taraftarın özellikle de maça gelmeyen pasif kesiminin aktifleştirilmesi sağlanmalı ve kulübe mali katkıda bulunmaya teşvik edici, özendirici metotlar uygulanmalıdır. Örnekleri batıda mevcuttur.

Amatör veya profesyonel fark etmez, bir sporcu, taraftarının büyüklüğü kadar büyüktür. Hiç taraftarı olmayan kulübün sporcusu bir an önce seyircisi olan bir takıma transfer olmaktan başka bir şey düşünmez.

Bu gerçeklerden hareket ederek yöneticilerin yeni modeller üretmeleri gerekmektedir.   

Eğer devletin burada ne yapması gerektiğini sorarsanız, o da ayrı bir konudur… Türk sporunun günümüzdeki başarısız durumunda en büyük sorumlu hala yetersiz federasyonların çalışmalarına izin veren, kulüplere yol gösteremeyen, bir master planı olmayan (var ama çalışmadığı neticelerden belli olan) üst kurumlardır.  

 

 (Kaynak: Yazının içindeki rakamlar dünyanın en büyük spor ajansı olan Octagon’dan alınmıştır) 

Diğer Celal Gürsoy

DENİZDEN BABAM ÇIKSA YERİM

Image

“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...

TANK KOMUTANI

Image

TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...


BU GİDİŞ NEREYE KADAR?

Image

90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...


SPOR MEDYASI MI, FUTBOL MEDYASI MI?

Image

Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır, şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörle...


SPOR YAZARI NE YAZAR?

SPOR YAZARI NE YAZAR? Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum ç...


BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ

BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...

KÖŞE YAZARLARI