SPOR YAZARI NE YAZAR?

SPOR YAZARI NE YAZAR?





Spor yazarı olabilmek için televizyonda maç seyretmek yetmez. Bu ancak belli bir yaş ve saha tecrübesinden sonra olabilir. Yayıncı kuruluşun ekrana taşıdığı görüntülerden yorum çıkartmak zor ve riskli bir sanattır ve sadece kameranın arkasındakileri anlayacak görüşe sahip kişiler tarafından yapılabilir.

Bir de spor yazarlığı yaparken terazinin dengesini kaçırıp paparaziliğe soyunanlar var. O iş de başka yetenekler ve tecrübeler gerektirir. Sporcunun özel hayatı, eşine aldığı araba, hangi gece hangi diskoteğin kapısında kiminle görüntülendiği sporseverleri fazla ilgilendirmez, o tip haberler magazin sayfaları içindir.

Son zamanlarda gazetelerin spor ve magazin sayfaları birbirine karıştı. Daha doğrusu “spor” değil de “futbol” sayfaları değişti, gerçek sporseverleri şaşırtan, reyting sağlamayı amaçlayan haberler yer almaya başladı. Doğal olarak bu haberler spor kamuoyunu işgal ederken farklı görüşler ortaya atıldı ve spor sayfası editörlerinin istediği negatif enerji dolu bir ortam yaratıldı. Herkes etkilenerek bu haberlerden bahsetmeye başladı. Kutuplaşmalar ve düşmanlıklar başladı.

Kendisini spor yazarlığının duayeni zanneden bazı yazarlar da bu akıma kendilerini kaptırıp magazine daldılar.

İşi baştan ele alarak düzeltmeye çalışmalıyız. Önce gazetelerin spor sayfalarının ve televizyonlardaki spor programlarının gerçek sporseverlere saygı duymalarını sağlamak gerekmektedir. Bir topçunun özel hayatını en alt noktasına kadar pespaye bir şekilde ortaya dökerken yazılanların ülkede o spora gönül vermiş gençleri nasıl hatalı bir yola götürdüğünü düşünmek gerekir.

Biz müsabakalar sırasında rakibine ve hatta hakeme el kol sallayan sporcuları sevmediğimizi yazarken birden bire dehşetle gençlerin, yıldızların müsabakalarında küçücük çocukların hakemin üstüne yürüdüğünü izlemeye başladık. Gerçek meydanda: Onlar ağabeylerinin izinden yürüyorlar. Spor sahalarında bu tür saygısızlara prim veren medyada yer almaya çalışıyorlar.

İşin en acı tarafı bazı kulüp başkanları da gençleri ve taraftarları tahrik edici, sporun ruhunda olmayan türde rahatsız edici beyanatlarda bulunuyorlar.  

Sporumuzu gittiği bu hatalı yoldan geri çevirmek, tekrar gerçek yöneticileri ve sporcuları sahaya davet etmek medyanın birinci görevidir diye düşünüyorum. Spor yazarı gerçek duayenlerden ricam: Metin, Can, Lefter, Hakkı, Şeref gibi idollerimizin bize öğrettiği yoldan şaşmayalım, bayrak sizde, lütfen onu yerlere düşürmeyelim.

 

Diğer Celal Gürsoy Yazıları

DENİZDEN BABAM ÇIKSA YERİM

Image

“Denizden babam çıksa yerim” sözünün İmam Şafii’ye ait olduğuna dair söylentiler varsa da bu yakıştırmaların akademik bir değeri yoktur. Gene de sofralarda balık olduğu zaman akla ilk gelen deyişlerde...

TANK KOMUTANI

Image

TANK KOMUTANI Almanya’da geçirdiğim çok uzun 15 yıl boyunca hem yaşadıklarımdan aldığım tecrübeler, hem de katıldığım eğitimlerden kalan anılar 45 yaşından sonraki hayatımı çok etkiledi. Orada üst düz...


BU GİDİŞ NEREYE KADAR?

Image

90’lı yılların sonunda iki binli yılların başında eğitimlerime katılanlara kısa süre içinde cevaplamaları şartıyla bir soru sorardım: “Yakın gelecekte hayatımıza girerek bizi şaşırtabilecek bir gelişm...


SPOR MEDYASI MI, FUTBOL MEDYASI MI?

Image

Spor ile ilgili olarak medyayı takip edenleriniz farkındadır, şimdi futbol transfer sezonu olduğu için tüm haberler ve yorumlar, transfer olan veya olması hayal edilen futbolcularla ilgili. Antrenörle...


BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ

BODRUM’DA SURATLAR BİR KARIŞ Bodrum Devlet Hastanesinin önünde park edecek yer yok, halk sıra beklemekten bezmiş. Dert çok. Bodrum Adliyesinde otoparkta yer yok, insanlar sıkıntılı, en basit mal sahib...


TAŞI TOPRAĞI ALTIN OLAN ŞEHİR

TAŞI TOPRAĞI ALTIN OLAN ŞEHİR Şehircilik açısından bir kaos olan İstanbul, yerin altında kendisini bekleyen deprem riski ile Türkiye'nin başına dert açacak gibi gözüküyor. Sosyal hayatın, eğitimin, sa...

KÖŞE YAZARLARI